Cuma

YÖNETİM BİÇİMLERİ

Özgürlük Temelli Yaklaşım Liberalizm
Fransızca Liberte(özgürlük) kelimesinden türemiştir. Bireysel özgürlüğü temel alır. Görüşün en önemli savunucusu Adam Smith'in şu cümlesi bu görüşü çok kısa ve öz bir şekilde açıklamaktadır. '' Bırakınız yapsınlar, Bırakınız geçsinler''

17.yy'da Avrupa'da feodalist yaşamda mal artmış ve pazar oluşturmuştur, ancak satış kuralları satan kişi tarafından değil derebey tarafından belirlendiği için ürün sahipleri yavaş yavaş bu duruma isyan etmeye başladılar ve J. Locke kurallarımızı özgürce biz kuralım diyerek liberalizmin temellerini atmış oldu.

Liberalizmde iki tür eşitlik vardır birisi fırsat eşitliğidir. Herkesin elinde aynı atılım fırsatı vardır . Eğer bunu değerlendirirsen zenginleşir ve yükselirsin eğer değerlendiremezsen fakirleşirsin.Unutulmamalı ki bir kesimin zengin olması için bir kesim yoksul olmalıdır. 
Diğeri ise Kanunlar önünde herkesin eşit olacağı hükmüdür.

Bireylerin birey bazında tek tek mutlu olmasıyla toplumun mutlu olmasını hedeflemektedir liberalizm. 

Liberalizmde en iyi devlet en az hüküm veren devlettir.Ayrıca devlet hiç bir yatırıma karışmaz tüm yatırımlar özel sektör tarafından yapılır.Devletin tek temel görevi güvenliktir. 

Sosyal Devlet;Sosyalizm ile yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur. Tek amacı liberal devleti yaşatmaktır. Çünkü liberal devlet halkın eğitim-sağlık-kültür v.b unsurlarıyla ilgilenmez ancak bu durum düzeni uzun vadede dağıtacağından sistemin dağılmasını önlemek ve istikrarını devam ettirmek için zorunlu olarak ortaya çıkmış görüştür. Devlet imkanı olmayan bireylerin yaşama-barınma ve eğitim hakkını güvence altına almıştır bunun tek amacı sistemin devamlılığını sağlamaktır.

Liberal ekonomi = Kapitalizm
Kapitalizmin en önemli halkası kuşkusuz Sermayedir. Çünkü liberalist devlet yatırım yapmayacağından yatırımları sermaye sahibi kişiler yapacaktır. Bu durum işçi-işveren farkını oluşturmaktadır. İşverenin parası vardır işi kurar , işçi işverenin istediği şartlarda çalışmak zorundadır.Çünkü işveren azken işçi çoktur, işveren o şartlarda çalışacak işçi bulurken işçi kendi şartlarına uygun iş bulamayabilir. 

Sınıf farkları kapitalizm için en mükemmel pazardır. İnsanların çevre ve kültürle sahip olduğu statüyü ürünlere bağlayarak statü üzerinden insanlara ürün satmaktadır. Örn : ülkemizde sigara reklamları yasaklanmadan önce parlamentin çok önemli bir reklamı varmış, patron oturur sigarası biter genç bir bayan gelir ve sigarayı yeniler. Bu imajla insanlara parliament patron sigarasıdır öğretisi verildi ve hala patron sigarası diye devam etmekte gelir düzeyi düşük insanlar bile bu ürünü alarak kendini bir üst statüden sanmaktadır.

Her ne kadar inanmadığımızı söylesek de günün birinde bir boğaz manzaralı evde yaşadığımızı hayal ederiz. Kapitalizmin bize verdiği fırsatlar sayesinde, bir gün o evde oturma ihtimalimiz vardır.Bu ihtimal uğruna çalışmaya , kendimizi geliştirmeye kısacası fırsat eşitliğini kullanarak rakiplerimize fark atmaya çalışırız. Bu olay kapitalizmin yıkılmasını engelleyen yegane sebeptir.

Tüketimde vergi uygulaması vardır.


Eşitlik Temelli Yaklaşım Sosyalizm
Sosyalizm ; sınıfsız,eşit ve ideal bir toplum düzeni yaratmak için özel mülküyetin ortadan kalkmasını ve üretim araçlarının devlet tekelinde toplanmasını savunur. Böylece sermayeyi temsil eden işveren sınıfı ile emeği temsil eden işçi sınıfı arasındaki fark ortadan kalkacaktır.

Eğitim-sağlık-barınma ihtiyaçlarınız yalnızca birey olduğunuz için devlet tarafından karşılanmak zorundadır. Yaptığım bir araştırma sonucuna göre '' 
Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde okuma yazma bilen insan sayısı 0'e yaklaşmıştı. 14 yaşına dek kişinin bütün eğitim masraflarını devlet karşılardı. Yüksek öğretimde, geniş bir burs sistemi uygulanırdı.'' Bu örnekten de anlaşıldığı üzere eğitim tamamen devlet tarafından verilmektedir.

Bireyler arası yalnızca fırsat ve hukuk eşitliği yoktur, Bireyler her alanda eşittir.

Mutluluk liberalizm aksine bireyde başlayıp topluma varmaz, toplumda başlayıp bireye indirgenir.

Komünizm için bir alt basamak olarak görülür asıl amacı komünizme geçiş sağlamak için gerekli alt yapıyı oluşturmaktır. Çünkü Komünizm devletler arası sınırların kaldırıldığı tüm Dünya'nın sosyalizme geçtiği sistemdir. Günümüzde komünist devlet yoktur. Sosyalist devlet vardır ve liberalist devletler tamamen bu sistemden vazgeçmediği sürece komünizm olmayacaktır çünkü komünizmde SSCB olduğu gibi tüm dünya ülkeler arası farklılıkları kaldırır.

Sosyalist Ekonomi = Merkezi ekonomi.
Tüm fabrikalar devlet tarafından açılır. Özel sektör yoktur dolayısıyla işveren devlet olmuştur buda işçi-işveren farkını ortadan kaldırır.
İşçi işveren farkı kalkmış derken internette okuduğum bir yazı hatırladığım kadarıyla '
' günde 18 saat yeraltında çalışan maden işçisine sormuşlar "sosyalizm nedir" diye.
"güneşi hergün görebilmektir"demiş...

Ekonomi devlet tarafından şekillendirildiği için enflasyon yoktur.

Kapitalizm aksine halk tüketmeye değil üretmeye yöneltilir. İnsanlara ihtiyaçlarından fazlasının tüketilmemesi gerektiği öğretilir.

Gelirde vergi uygulaması vardır.

Halk üretir , Gelir devlette toplanır devlet gelir ile halkın ihtiyaçlarını karşılar .


Sosyalizm anlatıldığı kadar güzel olsa idi SovyerSosyalistCumhuriyetlerBirliği yıkılmazdı ?Bildiğiniz üzere SSCB liberalizm yaşamadı Direkt olarak sosyalizme geçiş yaptı ve ne yazık ki Karl Marx'a göre toplumun bir üst düzeye geçmesi için alttaki düzeni yaşaması onun çelişkilerini görerek bir üst sisteme geçmesi gerekmektedir. Bu sistemler;
İlkel Komünizm .
Kölelik
Feodalizm
Liberalizm
Sosyalizm
Komünizm

SSCB liberalizm yaşamadan feodalizmden sosyalizme geçmiştir. Bu sebeple ekonomiyi ayarlamakta güçlük çekmişler ve dağılmışlardır.

İSLAM ve DEMOKRASİ
Çoğulculuk Temelli Demokrasi
Günümüzde önemle üzerinde durulan önemli meselelerden biri de, demokrasinin İslâmiyetle bağdaşıp bağdaşmadığı meselesidir.
Öncelikle, demokrasiyi ele alacağız. Şöyle ki; demokrasi, kendi ana yapısını oluşturan esaslarına ters düşmeyen her şekle ve anlayışlara açık bir sistemdir. Yani halk çoğunluğunun tercih ettiği sistem ve anlayışa göre şekillenir. Halk çoğunluğunun tercihi değiştikçe esaslarını muhafaza etmek şartiyle o da değişir.
Teorik olarak bilinen bu iyimser demokrasi, pratikte görülen demokrasiden maalesef farklıdır. Teorik demokrasi, halk egemenliğini gerçekleştiren,
  • hür seçim,
  • hukukun hakimiyeti,
  • kanun karşısında eşitlik,
  • din ve vicdan hürriyetleri,
gibi temel yapıya dayanır ki bu esaslar demokrasinin ana yapısıdır ve değişemez ve değiştirilemez.
Pratikte ise, genellikle kitablarda kalan demokrasi esaslarının zıtları oluşur. Dolambaçlı yollarla demokrasi adına ideolojik ve kişisel heveslerin mücadelesi, toplum ve siyaseti çıkmazlara sokar. Makam peşinde koşmalar oldukça fazladır. 
Hakka Dayalı İslam
İslam anlayışında ise; hukukta, evlilikte, boşanmada, mirasta, ticarette, ahlakta kısacası her şeyde Allah'ın hükümlerine ve peygamber sünnetine bakılır. Allah ve Peygamberin hükümleri zaman içinde farklı yorumlanıp uygulanabilir. İslam dinamik bir dindir ve zaman ve mekana göre alimler tarafından yorumlanan birtakım ayetlerin hükümleri (belli sınırlar çizilerek) değiştirilebilir. Tüm bunlara bakarak İslam ve Demokrasi ters düşüyor şeklinde bir ifade akıllara gelebilir. Ancak bu dönem içerisinde en akla yatkın sistem demokrasi olduğundan ve belli sınırlar çerçevesinde demokrasi islama ters düşmeyeceğinden, demokrasi islamla beraber düşünülebilir. Ancak islam olmadan demokrasi, hatalı bir yönetimden başka bir şey olmayacaktır. Allah da Kur'an'da müslümanları
"Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir."(Maide - 44)
"Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, işte onlar fasıklardır." (Maide - 45)
"Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir." (Maide -47)
ayetleriyle hükmü doğrudan Allah'tan almaya davet etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder